Neuromarketing CV'lerde!

Cv hazırlamak sadece yeni mezunlar için değil, çoğu insan için kabus gibidir. ''Doğru CV nasıl olmalı?'', ''Özgeçmişimde en çok değinmem gereken noktalar neler?'', ''Cv hazırlarken neleri detaylı anlatıp neleri kısaca geçmeliyim?'' gibi sorular insanın kafasında döner durur. Sadece iş arayanlar için değil işe alım süreçlerini yürütenler için de özgeçmişler ayrı bir derttir. Doğru şeyleri eleyip doğru şeyleri fark etmek ve bunu oldukça kısa bir süre içinde yapmak onlar için de büyük sorumluluk. Yapılan bir çalışma artık iş arayanlar için de , işe alanlar için de bu derde son veriyor. Eye tracking yöntemi sayesinde artık ''Doğru Cv'' nin ne demek olduğunu her iki taraf da öğrenecek.

İş arayanlarla işverenleri bir araya getiren platform TheLadders devrim niteliğine bir çalışmaya imza atmış. Personel alımıyla ilgilenen 30 profesyonel 10 hafta boyunca eye tracking yöntemiyle incelenmiş. Göz izleme metodu olarak bilinen eye tracking bu profesyonellerin Cv'leri incelerken en çok nerelere odaklandığını, Cv'lerin hangi bölümünde ne kadar zaman geçirdiklerini, hangi bölümlerin görmezden gelindiğini bu yöntemle ortaya çıkarmış. Eye tracking sonuçlarına bakıldığında online Cv'lere bakan kişilerin sitedeki görseller ve reklamlar yüzünden dikkatlerinin dağıldığı ve bunun da Cv değerlendirme sürecine yansıdığı görülmüş! Bu gibi konsantrasyon düşmanı uyaranlar işe alımcıların rasyonel düşünme ve karar alma becerilerini de etkiliyor. Bu kişiler maalesef binbir emekle hazırlanan Cv'leri gözden geçirmek için sadece 6 saniye harcıyor! Yani etraflıca incelenmeye değip değmeyeceğinize 6 saniyede karar veriliyor! İşe alımcıların dikkatinin % 60'lık kısmı Cv'lerdeki isim, eğitim, şu an çalışılan şirket ve bu işe başlama tarihi, bir önceki iş deneyimi ve bu işin başlangıç-bitiş tarihleri üzerinde toplanıyor. 


Araştırmada Linkedin Cv incelemelerine hız katan bir araç olarak kendini göstermiş. Linkedin profilleri benzer bölümlerden oluştuğu için bu profiller normal Cv'lere göre % 55 daha hızlı gözden geçiriliyor. Linkedin'deki profil fotoğrafları bütün sayfada geçirilen sürenin % 19'unu oluşturuyor.



Cv'niz kişisel kanaatten çok işe alımcıları etkileyen faktörlere ağırlık verilerek oluşturulduğunda Doğru Cv olur. Artık elimizde bilimsel reçete de olduğuna göre Doğru Cv'yi hazırlamamamız için hiçbir neden yok. Hemen güzel bir fotoğraf seçip sol köşeye yerleştirin. Eğitim, çalıştığınız iş ve bir önceki deneyiminizi net bir şekilde anlatın. Bu tarifle özgeçmişinizi hazırladığınızda artık ilgilenmediğiniz şeyleri hobinizmiş gibi göstermeye, beginner seviyesinde olduğunuz dilleri sıralamaya, ya da yıllar önceki stajlardan bahsetmeye gerek kalmadığını göreceksiniz :)







Kokular ve Biz

Burnunuza geldiği anda sizi geçmişe götüren bir koku var mı? Küçükken anneniz kışlıkları çıkardığında eve dolan naftalin kokusu gibi. Ananenizin evine girdiğiniz anda dört bir yanınızı saran huzur dolu ne olduğu belirsiz koku da olabilir. Ya da eski sevgilinizin saçlarından yadigar kalan o güzel parfüm. Küçükken evinizin mutfağından gelen, nerede olsa sizi beyninizden vuracak  yemek kokusuna ne dersiniz? Beyninizden diyorum, çünkü kokuların gerçekten de bizi beynimizden vurma gücü var.

Thalamus, beynimizde analitik düşünme merkezi Serebral Korteks ile görme, duyma gibi fonksiyonlarla ilişkili Mezensefalon'un ortasında yer alır. Thalamus'un görevlerinden biri duyusal bilgiyi işleme ve bunu korteksin ilgili kısmına göndermek. Mesela görsel bilgi retinadan gelir, Tahalamus'a gider, korteksin görsellikle ilgili olan kısmında işlenir. Bütün duyuların yolu bu şekilde Thalamus'tan geçerken, sadece koku farklı bir yol izler. Koku ve koklamayla ilgili olan sistemimizin Thalamus'la böyle bir ilişkisi yoktur. Kokladığımız şey doğrudan Amygdala'ya gider. Yani duygularımızın merkezine. Amygdala beynin hafıza merkezinin hemen yanında yer aldığı için de kokular bizde derin izler bırakır.

Peki markalar kokunun öneminin farkında mı acaba? Hepsi olmasa da birçoğunun kokuyla ilgili çalışmaları var. Özellikle oteller kokuyu markalarıyla bütünleştirmek için ciddi çalışmalar yapıyor. Mesela Sheraton'ın özel bir isim verdiği çiçek kokularından oluşan parfümü, karşılama sıcaklığını gelen müşterilere yansıtmaya çalışıyor. Westin aynı sıcaklığı yaratabilmek ve kalıcı olabilmek için Beyaz Çay kokusu kullanıyor. Marriott sabah ve akşamüstü farklı kokular kullanıyor. Sabahları daha enerjik olan portakal kokusunu tercih ederken, akşamüstleri baharatlı kokulara yöneliyor. Sony ve Samsung gibi elektronik devleri de kokunu önemini göz ardı etmeyen markalardan. Abercrombie&Fitch de mağazalarında kendine has bir koku yaratmaya çalışan markalardan biri. Biz bir mağazaya girdiğimizde burnumuza gelen kokunun rastgele bir şey olduğunu düşünsek de aslında kokuların altında belli bir konumlandırma stratejisi yatıyor. Hatta kokunun yayılacağı alana ve kokunun türüne göre markalar aylık 10 bin$'a varan masraftan kaçınmıyorlar.

Kokular anılarımızın ve duygularımızın en güçlü uyaranları. Gelecekte kullanıcı deneyimi uzmanlarının da en güçlü silahlarından biri olacağa benziyor.