REKLAM ve CİNSELLİK

Cinsellik, beş reklamcıdan birinin başvurduğu bir yol, ürünle alakalı-alakasız hemen her reklam filminde karşımıza çıkan bir olgu, peki gerçekten işe yarıyor mu dersiniz?

2007 yılında Londra'da müstehcen reklamların insan zihninde ne kadar yer ettiğini ortaya çıkarmak için bir araştırma yapılmış. Katılımcılar dört gruba ayrılıyor, iki gruba içinde müstehcen konuşmalar geçen bir diziden bölümler izletilirken diğer gruplara herhangi bir cinsel içerikli öğe içermeyen diziden bölümler izletiliyor. Reklam aralarında da ilk iki gruba cinsel içerikli parfüm, ayakkabı, bira reklamları gösterilirken diğer gruplara herhangi bir cinsel içerik taşımayan reklamlar izletiliyor. Araştırma sonunda insanların neleri hatırladığı ölçülürken ortaya çıkan o ki , müstehcen reklamları izleyenler diğer gruba oranla ürünlerin markalarını ve hatta kendilerini daha az hatırlıyorlar! Ve cinsel içerikli konuşmaların olduğu diziyi izleyenler de yine diğer gruba kıyasla reklamların içeriğini hatırlamıyor! Yani cinsel içerik, ürün+markanın önüne geçiyor ve tüketicide bir anlık uyarılma dışında ürüne herhangi bir katmadeğer sağlamıyor. Bu tahrik edici anlık etki  de araştırmacılar tarafından '' Vampir Etkisi '' olarak adlandırılmış.
 
Cinselliği öne çıkaran reklamları ve tasarımlarıyla akla gelen ilk isimlerden biri Jean Paul Gaultier. Ünlü moda devi reklamlardaki cinselliğin uzun süreli bellekte yer etmediğini anlamış olacak ki tüketicinin her an gözünün önünde olabilecek bir metayla cinselliği birleştirmiş, şişesi kadın ve erkek vücutlarının iddialı birer minyatürü olan şişelerde parfüm üretimine başlamış. Bu haliyle epey akılda kalıcı olsa gerek.

Parfümle cinsellik arasında dolaylı da olsa bir bağ kurulabilir belki diyebilirsiniz (dişilik-erkeksilik vs) fakat cinsellikle direkt bir ilişki kurulamayacak ürünlerde de erotik simgelere bol bol rastlıyoruz. Mesela, Türkiye'de son günlerde pek popüler olan Biscolata reklamını örnek verebiliriz. Yarı çıplak erkek modellerle bisküvi yapımının her aşamasını anlatan reklam belli ki kadınları hedef kitlesi olarak belirlemiş. İzlendiğinde akılda kalıcılığı yüksek gibi görünen bir reklam olmuş fakat ürün-reklam ilişkisini göz önüne aldığımızda henüz 2002 yılında iç pazarda satış odaklı yapılanmaya başlayan bir marka için ne kadar uygun orası tartışılır.

Diğer bir ürün-reklam içeriği alakasızlığı da Biscolata'ya kıyasla çok daha iddialı olan Patos Critos Mexican Fire reklamında kendini gösteriyor. İsmiyle müsemma bu reklam filminde kendi halinde bir çiftin cips yedikten sonra nasıl birer sex tanrısı/tanrıçasına dönüştüğünü izliyoruz. Reklamın sonunda erkeğin hızını alamayıp dev bir kaktüse dönüşmesi de son nokta zaten.

Cinsel öğeler içeren reklamlardan verilebilecek örneklerin sonu pek yok gibi. Görünen o ki, cinsellik insanoğlunun temel ihtiyaçlarından biri olduğuna göre insan var oldukça dozu ne olursa olsun erotizm reklamcıların en büyük silahı olmaya devam edecek. Her ne kadar araştırmalar bir pazarlama stratejisi olarak çok da başarılı olmadığını gösterse de reklamcılar bunu görmezden gelip Diesel'in ünlü sloganına kulak vermiş anlaşılan: