Her geçen gün tüketicilerin markalarla kurduğu bağa yeni bir düğüm ekleniyor. Markaların samimi olması, hatalarını kabullenerek var olmaya çalışmaları, gösterişe önem vermeleri derken sosyal sorumluluk da tüketiciler için önemli bir nokta haline geldi. Eskiden sosyal sorumluluğu ön planda tutan, çevreci markaları tercih eden belli bir kesim varken şimdi bu kesim tüketicilerin büyük bir kısmını oluşturuyor.
Amerika'da 1015 kişiyle yapılan bir ankette katılımcıların % 30'u artık sosyal sorumluluğa önem veren markalara yönelmek istediklerini belirtmiş. Geçen yıl bu oran % 18 iken bu yıl neredeyse iki kata yakın bir artış olmuş. Katılımcıların % 60'ı ise halihazırda satın aldığı ürünleri sosyal sorumluluk sahibi markalardan aldığını belirtirken bu kişilere herhangi bir kuruluşa hayır yapıp yapmadıkları sorulduğunda hayır yapanların oranı % 21'de kalmış. Yani insanlar bizzat gidip kurumlara yardım yapmasalar bile dolaylı olarak yardımcı olabileceklerini düşündükleri markaları tercih ediyorlar. TEMA'ya üye olmak, ya da ağaç dikmek son derece külfetli bir iş gibi gelirken geri dönüşümü olan doğa dostu ürünler kullanmanın daha kolay olması gibi. Üstelik hissettirdiği duygular da yanında cabası!
Sosyal sorumluluk yüklü satın almalar markaların aklına sadece ''yeşil'' ve ''doğa'' gibi kelimeleri çağrıştırmamalı. İnsanlara bir markanın sosyal sorumluluk sahibi olması ne anlama gelir? sorusu yöneltildiğinde akıllara sadece çevreyle ilgili meseleler gelmiyor. Mesela çalışanlarına önem veren markalar da tüketicilerin zihinlerinde ''sosyal sorumluluk sahibi'' olarak kodlanıyor. Markanın çevreye duyarlı olması sosyal sorumluluk kapsamında 2. sırada yer alıyor. Bunları markanın şeffaflığı, topluma etkisi gibi faktörler izliyor.Markalar ürünleriyle ilgili iddiaları kanıtlayan açıklamalara veya haberlere yer verdiklerinde tüketicilerin markaya dair güveni artıyor.
Sosyal sorumluluk yönünü bas bas bağıran markalar da tüketicilerin pek hoşuna gitmiyor. Ayrıca insanlar birden fazla markası olan şirketlerde tutarlılık arıyor. Örneğin yapılan başka bir ankette insanların % 56'sının kardeş markalardan birine sıcak bakmadığında diğer markalara olan algısının da bundan etkilendiği ortaya çıkmış.
Anketlerde ortaya çıkan istatistikler markalar için oldukça önemli. Anket sonuçlarına göre gelecekte sosyal sorumluluğa önem vermeyen markaların başarılı olamayacağını söylemek mümkün.Siz de güçlü ve kalıcı bir marka algısı yaratmak istiyorsanız işe sosyal sorumluluktan başlayın. Bir tür neuromarketing yöntemine dönüşecek olan sosyal sorumluluğa ürünlerinizde ve kampanyalarınızda yer verin. Sonucu göreceksiniz.