Kara Perşembe'den Yastık Altına

Amerika'nın 20. yüzyıldaki en çaresiz, en korkunç günü kabul edilen Kara Perşembe (Black Thursday), 1929 buhranının başladığı gün. 1929'da Wall Street'in çöküşüyle başlayan Büyük Buhran (Great Depression) sadece Amerika'yı ve Amerikalıları değil zamanında dünyanın her yerindeki insanları bir şekilde etkilemiş. Sevgili Alev Alatlı'nın da dediği gibi Amerika oradan öksürse malum biz burada nezle oluruz...
30larda yaşanan buhran da Amerika başta olmak üzere tüm dünyada hisse senetlerinin anlamını yitirmesine, alım gücünün bir anda yok olmasına, kısacası ekonominin yerle bir olmasına neden oldu. Dünyadaki etkilerini sayısal değerlerle belirtecek olursak, bu büyük ekonomik kriz elli milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42, dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına sebep olmuş...


Uzun yıllar önce yaşanan ve bizi ekonomik açıdan sarsan bu olaylar aslında bugün bile ekonomik faaliyetlerimizi etkiliyor. Yani anneannelerimizin kavanozlarda özenle biriktirdiği küçük bozukluklar geçmişin etkisiyle şekillenmiş bir yatırım biçimi aslında. Ekonomiyle ilgili modern teoriler her ne kadar bunu reddetse de Stefan Nagel ve Ulrike Malmendier'in yaptığı bir çalışma bu teorileri altüst edecek cinsten. Quarterly Journal of Economics'te yayınlanmış bir çalışmaya imza atan Nagel ve Malmendier Almanya doğumlu iki finans profesörü. Yakınları 1920lerde yaşanan hiperenflasyona şahit olmuş ve gözlemlediklerine göre gelecek nesillerden çok farklı yatırım biçimleri benimsemişler. Nagel geleneksel ekonomik modellerin Büyük Buhran gibi travmatik olayların bıraktığı etkiyle ilgilenmediklerini vurguluyor fakat yaptıkları çalışma gösteriyor ki kişisel deneyimler, ekonomik açıdan zorlu geçen dönemler parayla olan ilişkimizde önemli rol oynuyor.

Nagel ve Malmendier hipotezlerini test etmek için 40 yıllık bir birikimi yansıtan Survey of Consumer Finances datalarını kullanmış ve buradan kişilerle ilgili riskten kaçınma, borsaya katılım gibi bilgiler alınmış. Demografikler, kişilerin varlık durumu, geliri gibi diğer değişkenlere dayalı farkları ortadan kaldırmak için oluşturdukları model üzerinde kontrol sağlanmış ve sonuçta buldukları şey gerçekten yol gösterici cinsten. Borsada yaptığı yatırımlardan yüksek geri dönüşler alan kişilerin risk almaktan daha az kaçındığı ve diğer kişilere göre elinde avucunda ne varsa borsaya yatırmaya daha yatkın olduğu görülmüş. Buna karşılık, yüksek enflasyon mağdurlarının bonolara daha az yatırım yaptığı ve nakit parayla yapılan yatırımlara daha çok yöneldiği görülmüş.


Deneyimlediğimiz ekonomik olay ne kadar yeniyse bugünkü yatırım faaliyetlerimizi de o kadar fazla etkiliyor. Ve gençler yaşlılara oranla bu olaylardan daha çok etkileniyor. Kötü dönemleri tecrübe eden yatırımcıların risk almaktan kaçındığını ve bunun da ileri boyutlarda kısır bir döngüye sebep olup ekonomiyi durgunlaştırdığını ortaya çıkaran bu çalışma her dönem için geçerliliğini koruyan ve insan davranışının nedenleriyle ilgili önemli bir gerçeği ortaya çıkarması bakımından oldukça önemli.