Wall Street, Para & Kokain

Bir gün Bear Sterns'in yaşlı CEO'su Jimmy Cayne, ofiste elinden düşürmediği Bromo-Seltzer şişesini yakın arkadaşı Phil Cohen'e göstererek sorar:

- Sence bu şişenin içinde ne var?

'' Tabii ki Bromo-Seltzer '' diye cevap verir arkadaşı, fakat Cayne gülerek ''Hayır'' der, '' Şişenin içinde tabii ki kokain var ''. ..


Cayne, uyuşturucudan tutuklandığında ve kendisine bu hikaye hatırlatıldığında hatırlamayacak, içtiği şeyin ısrarla gerçek Bromo-Seltzer olduğunu iddia edecektir. Tıpkı Lloyds'un 30 yıllık emektarı Trevor Collenette'in Akdeniz'e açılmak için hazırlanan yatından 15 milyon dolarlık kokain çıktığında '' Hay Allah, inanın kimin koyduğundan haberim yok '' demesi gibi. Aralarında kötü ama 'dürüst' çocuk olanlar da var tabii, mesela evinde verdiği kokain partileri sonucunda tutuklanan ve kriz yüzünden bunalıma girdiği için bu yola başvurduğunu itiraf eden Broadcom'un eski CEO'su Henry T. Nicholas III ya da 1970'lerden beri Harlem'e uyuşturucu transferi yaptığını kabul eden, buharlaştırdığı paralarla ün yapmış Bernie Madoff. 

Sadece şahıslar değil mekanlar da bu çemberin içinde. Mesela T.G.I. Friday's Wall Street'de mesai sonrası '' happy hour '' ları daha da happy hale getiren servisler sunuyormuş. Sipariş ettiğiniz akşam yemeğinin yanında 200$'a peçeteye sarılmış kokain de alabiliyormuşsunuz. Mekan yıllarca bu iddiaları yalanlamazken ayyuka çıkan haberlerden sonra artık yepyeni bir ekip ve imajla yola çıktığını açıklama ihtiyacı hissetmiş, fakat bu açıklama pek de inandırıcı olmamış ki Wall Streetli genç finansçıların uğrak yerlerinden biri hala T.G.I. Friday's...

2008 mali krizini konu alan Oscar ödüllü Charles Ferguson imzalı Inside Job adlı belgeselde de değinildiği gibi, Wall Street'de kokain en az para kadar köklü bir geçmişe sahip ve yine en az onun kadar bu ünlü borsa merkeziyle özdeşleşmiş durumda.

'' They don't build cars or computers or produce anything else, they just focus on money. '' 

Yapılan testlerde de, Wall Street çalışanlarının marihuana kullanımının 2007-2009 yılları arasında %64'den %80'e yükseldiği görülmüş. Pennsylvania'daki  Sea Brook adlı lüks rehabilitasyon merkezinin de, toplam maliyeti 24 bin $ olan 3 aylık tedavi programının, yine Wall Street çalışanlarının akınına uğradığı kaydedilmiş.

Peki hayatlarındaki yegane arzu para kazanmak olan bu hırslı ve iktidar sahibi topluluğun, kokaine yönelen çok büyük bir kısmı için, acaba bu sadece bir sığınak mı yoksa daha anlamlı bir çözümleme yapılabilir mi? Araştırmalar, hayatının merkezinde 'çok para kazanmak' olan birinin kokain bağımlısı olmasının pek de tesadüf olmadığını gösteriyor. Cambridge'den Cognitive Neuroscience Profesörü Trevor Robbins riskin, paranın ve kokainin beyinde aynı yeri uyardığını, dolayısıyla bu üçünün birbiriyle çok benzer uyaranlar olduğunu ortaya çıkaran bir araştırma yapmış. Kokain kullanımı, para kazanma arzusu ve riskli davranışlarda bulunma eylemi; dopamin seviyesini yükselten ve insanların kendini iyi hissetmesinden sorumlu, beynin ''reward system'' denilen bölgesini harekete geçiren faaliyetler. Aynı zamanda '' daha fazlasını iste '' komutunu da veren bölge.  

Şimdi hayatının en önemli aktivitesi büyük paralar kazanmak olan çalışkan Wall Street çalışanlarının kokain bağımlılığı biraz daha rasyonel bir zemine oturdu öyle değil mi?