Hafızamızın yaptığımız seçimler üzerinde çok fazla etkisi vardır. Kararlarımızın neredeyse hepsini önceden öğrendiklerimiz/deneyimlediklerimiz doğrultusunda veririz diyebiliriz. Karar vermemiz gereken durumla ilgili bir deneyimimiz ya da yeterli bilgimiz yoksa da genelleme yaparız. Zihnimizde '' Geçmişte benzer bir durumla karşılaşmış mıydım? '', '' Benzer bir olay ya da bu durumla bağdaştırabileceğim, tercihimi kolaylaştıracak bir şey başıma gelmiş miydi? '' gibi sorular dönüp durmaya başlar. Hafızamız bazen bizim için imkansız görünen kararları bile almamıza neden olur, ama ona güvenmeli miyiz, üzerinde durulması gereken soru aslında bu.
Bellek dediğimiz şey dengesiz, seçici, kararlarımızın kalitesini etkileyen bir mekanizmadır ve şekillendirilebilen bir şeydir. Esnektir. Açıkçası biraz saftır da, etkilemek, kandırmak kolaydır hafızayı. Zannettiğimizin aksine sürekli o derin kuyudan çekip çıkardığımız, kolayca hatırlayabildiğimizi sandığımız anılar da çoğu zaman en deforme olmuş, en zayıf tarafımızı yakalayanlardır...
Hafıza genellikle çok seçici davranır, ama bu seçiliği her zaman olumlu olarak algılamak yanlıştır. Mesela bir araba almaya karar verdiğinizi düşünün, bir model beğendiniz ve seçtiniz. Seçtiniz çünkü zamanında dedeniz de bu modeli seçmişti, onu kullanmıştı. Ve araba, seçim gibi keywordler hafızanızda size bu çağrışımı yaptırıp arabanın güvenlik testlerinde sonuncu olduğu gerçeğini bile unutturmuştu. O an kendiliğinden yapıldığını zannettiğiniz bir tercih ileride pişmanlık olarak size geri dönecek belki de. Hafızanın bu seçiciliği çoğu zaman içinde bulunduğumuz çevreden etkilenir. Aynı şeyle ilgili yemek yedikten sonra, ya da yolda biriyle karşılaşıp konuştuktan sonra ya da günün başka bir saatinde farklı anılar canlanabilir gözümüzde. Çünkü hafızayı esas tetikleyen şey kişinin içinde bulunduğu 'context'tir.
İçinde bulunduğumuz contextin hafızayı ne kadar etkilediğinden bahsetmişken bu contextin en güçlü unsurlarından birinden bahsetmemek olmaz. Bize en güçlü çağrışımları yaptıran, tercihlerimiz üzerinde en etkili olan şey; kokudur. Yapılan araştırmalar da hatırladığımız en güçlü anıların herhangi bir kokuyla bağdaştırdığımız anılar olduğunu ortaya kokuyor. Hatta kokunun tercihlerimizde ne derece önemli bir rol oynadığını fark eden pazarlamacılar yapay koku püskürten mekanizmalarla bizi ürünlere ve mekanlara da bağlıyorlar. Mesela alışveriş merkezleri içerisinde yer alan süpermarketlerin önünden geçerken duyduğumuz o iştah açıcı ekmek/hamur/pasta kokuları her zaman fırından taze çıkmış çöreklere ait değil.
Koku körlüğü de denen 'anosmi' adlı koku alamama hastalığına yakalanan ünlü yazar Molly Birnbaum, anılarını derlediği kitabında kokunun hayatımızda ne denli önemli bir yere sahip olduğundan bahsediyor. Yerken, içerken, birbirine çok benzeyen iki şeyi ayırt ederken kokunun en ayırıcı özellik olduğunu vurgulayan yazar, kokunun etkisi olmadan verdiği kararların, yaptığı tercihlerin de doğruluğunu sorguluyor.
Şimdi yukarıda bahsettiğimiz araba alma meselesine geri dönelim. Gittiğiniz galeride ya da araba pazarında yanınızdan siz farkında bile olmadan elinde buram buram tüten bir kahveyle birisi geçti diyelim. Bu koku da size küçükken dedenizin yaptığı kahveleri hatırlattı, bilinçaltı atına atlayıp çocukluğun huzurlu ülkesine ışık hızıyla gidip geldiniz. Bunun sonucu olarak noldu dersiniz? Tabii ki günün sonunda size göre çok mantıklı olan gerekçeler göstererek dedenizin kullandığı arabayı aldınız.
Başka bir senaryo da şöyle olsun. Yine aynı galeride ya da araba pazarında araba bakarken burnunuza dayanılmaz bir benzin kokusu geldi diyelim. Bu koku da kahveden ve onun çağrıştırdığı dedenizden farklı olarak annenizi ve onun '' Dikkatli ol! '', '' Uzak dur! '' gibi uyarılarını hatırlatacak size, muhtemelen de dedenizin duygu yüklü otomobilini değil emniyet bakımından en güvenilir arabayı alıp oradan ayrılmanıza sebep olacak.
Yaptığımız bir seçim aslında görünmeyen birçok şeyin sonucudur. Kimi zaman bu konuda şanslı olur ve doğru arabayı seçeriz, doğru ürünü alırız, doğru insanla karşılaşırız ama kimi zaman da bütün bu görünmeyen sebeplerden ötürü yanlış yollara saparız. Aslında kolaya kaçıp kendimizi hafızamıza teslim etmeden seçim yapabilme kabiliyetlerimizi geliştirsek belleğin olası yanıltıcı etkilerinden de kurtuluruz, kontrolümüz ''geçmişimizde'' değil bizim irademizde olur.