BİR MARKETING MASALI: GENÇ PARTİ

Yaklaşık 9 sene önce, seçim yarışına yeni bir parti katılmıştı hatırlarsanız, Cem Uzan önderliğindeki Genç Parti. İlerleyen yıllarda mizah dergilerine bolca malzeme olan ''Mazot 1 lira olacak'', ''ÖSS kalkacak', '' Her işsize 350 lira maaş bağlanacak'' gibi vaatlerle de hatırlayacağımız siyasi parti. Çoğu insanın ütopik görüp ciddiye almadığı, bir kısmının aileye atfettiği olumsuz olaylar yüzünden aday olmasına bile inanamadığı bu gencecik parti nasıl oldu da 2002 seçimlerinde 3. büyük olarak görünen partinin hemen arkasında %7,25 oy oranıyla yer aldı dersiniz? Bu sonucun en büyük mimarı bugünlerde jüri üyesi olduğu yarışma programıyla popülaritesi artan reklamcı Ali Taran'dı. Taran, hafızalara kazınan birçok markanın arkasındaki önemli bir isim. Fatih Terimli Tadelle, Banu Alkanlı İxir, Ali Desiderolu Derby gibi reklamlara imza atmış kişi kendisi. Örnekteki reklamlara bakılınca ünlü figürlerle markaları birleştirme yönteminde başarılı olduğu da aşikar. Bunu fark eden Genç Parti de kendisi için doğru ismi bulmuş ve 2002 genel seçimlerinde partinin seçim kampanyalarını yürütmesi için Taran'la anlaşmıştı.

Pazarlamayı kısaca tanımlarsak, bir ürünü satmak için geliştirilen tekniklerin tamamı diyebiliriz, ama satmaya çalışılan şey mutlaka somut bir ürün olmayabilir. Herhangi bir hizmet ya da fikir de bir ürüne dönüştürülüp pazarlanabilir, tıpkı Genç Parti örneğinde olduğu gibi. Bu pazarlama stratejisinin başarıya ulaşmasında şüphesiz ki partiyle organik bağı olan yayın kuruluşlarının da etkisi vardı ama ondan daha da önemlisi propagandalar ve seçmeni vaat edilen şeylerin gerçek olduğuna inandırabilmekti. Propaganda, çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacı taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar bütünüdür ve bilginin manipülasyona en açık olduğu alanlardan birisidir. Propaganda oluşturulurken ''Erdem sözleri'', ''İfade edilmemiş kabuller'', ''Parıltılı genellemeler'' gibi birçok teknik kullanılır. Genç Parti'nin pazarlama stratejisinin önemli bir parçası olan akıl almaz vaatlerine baktığımızda da ''Sokaktaki adam'', ''Muğlaklık'', ''Slogan'' gibi tekniklerin  bolca kullanıldığını, halk konserleri ve bedava erzak dağıtımı gibi aktivitelerle yaratılmaya çalışılan imajın somutluk kazandığını, böylece seçmenlerin zihnindeki dolandırıcı aile figürünün yerini başarılı marketing hamleleriyle 'güven veren siyasetçi' ye bıraktığını görürüz.

Yani Genç Parti'nin %7lik başarısının amacına ulaşmış bir pazarlama stratejisinden başka bir şey olmadığını söylemek herhalde çok da yanlış olmaz.

Peki, önümüzdeki günlerde AKP'nin seçim kampanyalarını yürüteceği söylenen Ali Taran, bakalım benzer bir başarıyı tekrar gösterebilecek mi?