En Taklitçi Yanımız: AYNA NÖRONLAR

Başkasının hareketlerini taklit etmenizle süpermarketten ihtiyacınız olmayan bir yığın şeyi alıp eve dönmeniz arasında sıkı bir bağ olduğunu biliyor muydunuz?

1992 yılında İtalyan bilim adamı Rizolatti'nin ortaya çıkardığı, daha sonra Amerikalı bir bilim adamının iyice abartıp psikolojinin DNA'sı kabul ettiği zihinle ilgili çok önemli bir şey var; ayna nöronlar. Nam-ı diğer taklitçi hücreler. Yani başkasında gözlemlediğimiz eylemler esnasında bizde harekete geçen sinir hücreleri. Onlar bizi Canlı Para izlerken paranın bölünen büyük kısmı kalacak mı diye heyecanlandıran, Popstar Bayhan'a birinci olması için sms yollatan hücreler. Kısacası gördüğümüz şeyi aynı zamanda yaşamamızı sağlayan sihirli hücreler bunlar.

Ayna nöronların fantezinin ötesinde bilimsel bir gerçeklik olduğunu kabul edersek, satın alma davranışımızın bunlardan nasıl etkilendiği ve yine bu hücrelerin satın aldırtma yöntemlerinde ne kadar etkili olduğunu anlarız. Mesela Gucci, ayna nöronların önemini çok öncelerden anlayıp buna göre pazarlama stratejisi geliştiren bir marka. Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Robert Polet'a markalarına olan ilginin nedeni sorulduğunda '' Biz bir rüya yarattık ve insanlar bu rüyanın bir parçası olmak için çabalıyorlar '' şeklinde cevap vermesi de bunun en büyük kanıtı. 

Ayna nöronların etkisini direkt marka üzerinden değil de hiç ihtimal vermeyeceğimiz bazı ürünler üzerinden de görebiliriz. Bazen bir film karakteriyle özdeşleştirdiğimiz küçük bir ayrıntı, beynimize o karaktere dönüşülen yolun gizli haritasını veren bir sinyal olarak gönderilir. Sex and the City'deki şehirli, bakımlı, havalı, şanslı kadınların yediği ''cupcake'' ler gibi. Onlarca yıldır var olan bu kekler Amerika'da neden birdenbire popüler hale geldi dersiniz? Dizide gözle görülür bir reklamı yapılmadı, bizdeki Sıla tokası ya da Bihter kolyesi gibi dizi sırasında keşfedilip bir pazarlama metasına da dönüştürülmedi, öyleyse neden cupcake satışları bir anda katlandı? Tabii ki ayna nöronlar sayesinde. Bu kadınların iş çıkışı sohbetlerine, öğle yemeklerine sürekli eşlik eden bir şey vardı, cupcake'ler. Ve x kentinde bu sahneleri izleyen başka bir kadının ayna nöronları harekete geçerek kendisine cupcake yiyip havalı olması gerektiğini söyledi.

''You are what you consume'' mesajının dört bir yanı sardığı bu dünyada, her geçen gün yeni bir odası keşfedilen beynin işi biraz zor gibi.