YENİ DİNİMİZ: MARKALAR

Batıl inançların, ritüellerin ve dini sembollerin neyi satın alacağımız üzerinde oldukça güçlü bir etkisi vardır. Kimi ülkelerde kavanozlar içinde ''kutsal toprak'' ve ''kutsal su'' satıldığını, üstüne üstlük bunların oldukça rağbet gördüğünü de göz önüne alınca markalandırmayla din arasında kuvvetli bir bağ olması yadsınamaz hale geliyor.  Bütün dinlerde ortak olan belli başlı noktalar vardır; aidiyet duygusu, ihtişam, gizem ve simgeler mesela. Şimdi de bizim için en çok anlam ifade eden markalara ve onların bizde yarattığı duygulara bakalım; yanımızda olmazsa kendimizi eksik hissettiğimiz iPod, payetlerle kaplı göz alıcı Chanel çanta, Coca-Cola'nın gizemli formülü, Apple'ın simgesi ısırılmış elma hepsi bir dinin karakteristiklerini ve bizde uyandırdığı duyguları yansıtır adeta. Nasıl ki bir insanın boynundaki haç ya da heksagram hangi dine mensup olduğu hakkında kendisini tanımayanlara ipucu veriyorsa tişörtünün üzerindeki Tommy Hilfiger ya da Lacoste ambleminin de kim olduğu hakkında karşı tarafa bir ipucu vereceğini düşünerek giyiyor artık bunları.

Yıllar önce Kanada'da beyin görüntüleme teknikleriyle dinsel duygular-markalar arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı hedefleyen  bir araştırma yapılmış. Öncelikle rahibelerden oluşan katılımcı gruba kendileri için en önemli dinsel görüntü/deneyim/anı 'larını anlatmaları söylenmiş. Bu anlatım sırasında beynin huzur, neşe, sevgi gibi duyguların merkezi olan caudat çekirdeğinde ve dinsel duygu çağrışımlarıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkan insula bölgesinde bir canlanma olduğu gözlenmiş. Daha sonra bütün katılımcılara 'güçlü' ve 'zayıf'  kategorisinde birçok marka gösterilmiş, insanların markaların logolarına bakarken, reklam filmlerini izlerken beyinlerinin hangi bölgelerinin aktive olduğu tespit edilmiş. Ve nörogörüntüleme sonuçları insanların beyinlerinin güçlü markalara ait görüntüleri (Apple, Ferrari gibi) izlerken gösterdiği aktivitenin dinsel imgeleri izlerken gösterdiği aktiviteyle aynı olduğunu ortaya çıkarmış! 

Araştırma sonuçları ve markaların bizde yarattığı algı, güçlü markalarla olan duygusal ilişkimizin dinle olan ilişkimizle paralellik gösterdiğini söylüyor, yani ilerde pazarlamacılar ürünleri daha fazla satmak için ilahiyattan faydalanmaya kalkarlarsa şaşırmamak lazım.